{ "title": "Yasin Suresi", "image": "https://www.yasin.gen.tr/images/yasin-suresi(1).jpg", "date": "20.01.2024 18:20:30", "author": "gökhan gülkal", "article": [ { "article": "
Yasin Suresi, Ayetlerinin sayısı Cumhur'a göre 82, Kûfeliler'e göre ise 83'dür. Sûrenin kelimelerinin sayısı 727, harflerinin sayısı 3000, fasılaları mim ve nun'dur.

Lügatçilerden Halil ve Sibeveyh'e göre bu sûre, Yâ ve Sîn harfleri ile başladığı için bu harflere istinaden“Yâsîn” ismini almıştır. Ayrıca sûreye, Azime (Şerefli), Muimme (Dünya ve ahiret sıkıntılarını bertaraf eden), Mudafia-i Kadiye (Sahibinden sıkıntıları gideren, hayırları celbeden), Kalb-i Kur'an (Kur'an'ın kalbi) da denir. Bazı kaynaklarda sûre, Ashab-ı Karye kıssasına istinaden Habibi Neccar sûresi isimleriyle de anılmıştır.

Yasin Suresinin Nüzul Yeri Nüzul Tarihi ve Nüzul Sebebi

Sûre, Mekke'de Furkân sûresinden önce ve Cin sûresinden sonra nazil olmuştur. Nüzul sırası kırk birdir. Mekke döneminin ilk merhalesinde nazil olduğu konusunda icma vardır. Sûrede, 12 ve 47. Ayetlerin Medine'de nazil olduğuna dair rivayetler mevcuttur. Bu rivayetler ilgili ayetlerin tefsirinde ele alınacaktır. Bu rivayetler sûrenin bütünüyle Mekkî olduğuna mâni değildir. Konuları arasında bütünlük arz etmesi de sûrenin aynı dönemde nazil olduğunun göstergesidir.

Yasin Suresinin bütünü için geçerli olan bir nüzul sebebi rivayet edilmemektedir. Fakat bazı ayetlerinin nüzul sebepleri ile ilgili rivayetler mevcuttur, bu rivayetleri şöyle sıralamak mümkündür: 9. Ayetin nüzul sebebi hakkında iki rivayet mevcuttur, ilk olarak, hicret sırasında Resûlullah (S. A. V.)'in evinin etrafını onu öldürmek için saran müşriklere görünmeden evinden çıkışı hakkında nazil olduğu rivayet olunur.

İkinci olarak da İbn Abbas ve İkrime'den nakledilen bir görüşe göre bu ayet, Ebu Cehil hakkında nazil olmuştur. O, “Muhammed'i namaz kılarken görürsem, mutlaka başını taş ile yaracağım” diye yemin etmişti. Fakat bunu yapmak üzere harekete geçince eli boynuna bağlandı. Bu hadise üzerine bu ayet nâzil olduğu rivayet edilir. 12. Ayetin nüzul Sebebi olarak, Medine'de, oturdukları yerleri bırakıp mescidin yanına taşınmak isteyen, Ensar'dan Seleme oğulları hakkında nazil olduğu rivayet edilir.

77. Ayetin nüzul sebebi olarak Mekke müşriklerinin önde gelenlerinden Übey b. Halef, As b. Vâil veya Ebu Cehil elinde çürümüş bir parça insan kemiğiyle Hz. Peygamber (S. A. V.)'in yanına gelmiş, kemiği elinde ufalayıp havaya savurarak: “Ey Muhammed! Allah'ın bunu mu? Dirilteceğini iddia ediyorsun? Demiş. Hz. Peygamber (S. A. V.): Evet Yüce Allah seni öldürür, sonra diriltir, sonra cehenneme sürükler” buyurmuştur. Bunun üzerine Yasin suresinin bu son ayetleri nazil olmuştur.

Yasin Suresinin Muhtevası

Kur'an'ı Kerim'in Allah'ın hak kitabı olduğu insanlığa ilan edilmiştir. Hz. Peygamber (S. A. V.)'in, dosdoğru yol üzere gönderilen sadık bir elçisi olduğu insanlığa duyrulmuştur. O, ataları uyarılmadığı için gaflette olan bir kavmi uyarmak için gönderilmiştir. Kur'an ilahi bir kitaptır, ona ancak Allah korkusu taşıyan iyi niyetli kimseler uyar ki, onlara mağfiret ve mükâfat vardır. Çıkarlarına düşkün kibirli kimseler ise inkâr ederler ve bu yüzden onlar azap hükmünü hak etmişlerdir.

İnsanların öldükten sonra diriltileceği ve ahirette hesaba çekilecekleri ilan edilmektedir. Geçmişte, kendilerine elçiler gönderilen fakat bunlara karşı çıkıp inkârda direnen ve bu yüzden korkunç bir çığlıkla helak edilen memleket halkı önemli bir ibret numunesidir. Allah peygamberlere iman eden ve inancı uğrunda şehid olanlaramağfiret edecek ve mükâfat verecektir. Allah, bir toplumu cezalandırmak isterse, gökten ordular indirmesine gerek yoktur. Bir çığlık, bir sayha, bir deprem, bir felaket onların işini bitirmeye yeter. Bunlardan ders alınmalıdır.

Yüce Allah'ın kupkuru topraktan nice bitki ve meyveler çıkarmasından, fışkırttığı sulardan, eşyayı çift yaratmasından, gece ve gündüzden, güneş ve aydan, suyun kaldırma gücüyle denizlerde yüzen gemilerden ve diğer bineklerden, insanların ibret alıp Allah'a ve öldükten sonra dirilmeye inanmaları gerekir. Allah yarattıklarına rahmetle muamele etmektedir.

İnkârcılar, inatçı ve cimri kimselerdir, onlar mahlûkata da merhamet etmezler. Kendi hallerine bakmayıp, inananları şaşkınlıkla suçlamakta ve başlarına gelecek azabın bir an önce gelmesini istemektedirler. Korkunç bir çığlık onların işini bitirmeye yeterlidir.

Sur'a üflendikten sonra herkes dirilip yüce Allah'ın huzuruna getirilince, inkârcılar dünyada yaptıklarından ötürü büyük fakat faydasız bir pişmanlık duyacaklardır. O gün ağızlar mühürlenecek, vücudun diğer organları yaptıklarını bir bir anlatacaktır.

Müminler cennete girecek, inkârcılarsa cehenneme atılacak ve artık kimseye zulüm edilmeyecektir.

Allah dileseydi, inkârcıları daha dünyada hayatında iken cezalandırır onları insan kılığından çıkarıp perişan ederdi. İnsanlar, aralarındaki yaşlı kimselere bakıp Allah'ın insan ömrüne koyduğu safhaları, insan gelişimin doruk noktasına ulaştıktan sonra nasıl geriye ve çocukluk çağlarındaki durumlarına doğru nasıl bir seyir takip ettiğini incelemeli ve bundan ders almalıdırlar.

Allah'ın peygamberine vahyettiği kitap bir şiir değil; dirileri, akıl sahiplerini uyarmak üzere gönderilmiş apaçık Kur'an'dır. Bu öğütten sonra da inkârlarında direnenler için ceza hükmü artık yerini bulmuş olacaktır. O, inkârcı müşriklerin, etlerini yemeleri, sütlerini içmeleri veya binek olarak kullanmaları için kendilerine ihsan edilen hayvanlardan da ibret almayıp Allah'tanbaşka ilahlar edinmeleri ne kadar saçmadır!
" } ] }