Yasin Meali
Yasin Meali; Kur'an'ı anlamak için Arapça bilmek bizler için bulunmaz bir fırsattır. Fakat Arapça bilmemekte anlayabilmemiz için bir engel teşkil etmez. Kur-an şüphesiz her ayetinde bizlere mesajlar veriyor. Kur'an'ı Kerimi Arapça okuyarak Allah'ın emrini yerine getirip meal ve tefsir ile de okuduğumuzu anlayıp hayatımıza geçirmeliyiz. - (1) Yasin
- (2-6) Ey Muhammed! Daima galip ve çok merhametli olan Allah'ın indirdiği Kur'an'ı Hâkim'e yemin ederim ki, sen, daha önce ataları uyarılmayan ve bu yüzden gaflet içinde bulunan bir kavmi uyarman için dosdoğru bir yol üzere gönderilmiş bir Peygambersin.
- (7) Şurası muhakkaktır ki, onların çoğu hakkındaki hüküm kesinleşmiştir; bu yüzden artık iman etmezler.
- (8-9) Biz onların boyunlarına, çenelerine kadar varan halkalar geçirmişizdir; bu itibarla başları kalkıktır. Önlerine bir sed, arkalarına da bir sed çekmiş ve böylece onları örtmüşüzdür; bu yüzden artık görmezler.
- (10) Onları korkutsan da korkutmasan da birdir; yine iman etmezler.
- (11) Sen ancak, Kur'ana uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseleri uyarabilirsin; onları, mağfiretle ve bol mükâfatla müjdele.
- (12) Bütün ölüleri diriltecek olan, işledikleri amelleri ve bıraktıkları eserleri yazan elbette biziz. Her şeyi biz, apaçık bir kütükte saymışızdır.
- (13) Ey Muhammed! Kendilerine elçiler gelen kasaba halkını, onlara misal olarak anlat.
- (14) Hani kendilerine iki elci göndermiştik de her ikisi de yalanlamışlar, bunun üzerine biz de üçüncü bir elçiyle teyîd etmiştik.
Elçiler demişlerdi ki: " Biz, size gönderilmiş elçileriz.
- (15) "Onlar da şöyle demişlerdi: "Siz de bizim gibi insanlardan başka bir şey değilsiniz. Rahman hiçbir şey indirmemiştir. Siz sadece yalan söylüyorsunuz.
- (16) "Elçiler ise demişlerdir ki: " Rabbimiz bilir ki, biz, size gönderilmiş elçileriz.
- (17) "Bize düşen, apaçık tebliğden başka bir şey değildir.
- (18) "Onlar da şöyle demişlerdi: "Sizin yüzünüzden bize uğursuzluk geldi. Eğer buna son vermezseniz, sizi mutlaka taşa tutacağız ve size bizden mutlaka acı bir azâb dokunacaktır.
- (19) "Elçiler de demişlerdir ki: " Sizin uğursuzluğunuz, sizin kendinizdendir; size öğüt verildiği için mi? Hayir, aslında siz, isyanda aşırı giden bir kavimsiniz.
- (20) "Şehrin çok uzak bir yerinden koşarak bir adam gelmiş ve "ey kavmim, elçilere uyun" demişti.
- (21) "Sizden hiçbir ücret istemeyen kimselere uyun; onlar, doğru yolda olan kimselerdir.
- (22) "Sonra, beni Yaradana, ben neden kulluk etmiyeyim? Nasıl olsa O'na döndürüleceksiniz.
- (23) "O'ndan başkalarını hiç kendime ilah edinir miyim? Rahmân Rahmân bana bir zarar vermek isterse, onların şefaatleri şefaatleri bana hiçbir fayda sağlamaz ve beni de kurtaramazlar.
- (24) "İşte o zaman ben, apaçık bir sapıklık içinde olurum.
- (25) "Ben, sizin Rabb'ınıza iman ettim; bu itibarla beni dinleyin.
- (26-27)"İşte bu elçiye, kıyamette "cennete gir" denir. O da der ki: " Keşke kavmim, Rabb'ımın beni bağışladığı ve beni ikrama mazhar olan kimselerden kıldığını bilseydi.
- (28)"Kendisinden sonra, kavmine gökten hiçbir asker indirmemiştik. İndirecek de değildik.
- (29) Olduysa bile, sadece tek bir sayha olmuş ve işte o zamanda yok olup gitmişlerdi.
- (30) Yazıklar olsun o kullara ! Kendilerine bir peygamber gelmeye görsün; onu hemen alaya alırlardı.
- (31) Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi, onların kendilerine bir daha geri dönüp gelmeyeceklerini bilmiyorlar mı?
- (32) Kıyamet günü hepsi de huzurumuza muhakkak getirileceklerdir.
- (33) İşte, ölü yeryüzü onlar için bir delildir: Onu diriltir ve oradan bir takim hububat çıkarırız da ondan yerler.
- (34-35) Ayrıca orada, meyvelerinden ve ellerinin yetiştirdiklerinden yemeleri için hurma ve üzüm bahçeleri yaratmış ve içlerinde pınarlar fışkırmışızdır. Yine de şükretmeyecekler mi?
- (36) Yerin yetiştirdiklerinden, kendilerinden daha bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir.
- (37) Gecede onlar için bir delildir. Gündüzü onlardan sıyırıp alırız da karanlık içinde kalıverirler.
- (38) Güneş, kendine ait bir yer çevresinde akar gider. Bu, daima gâlip olan ve her şeyi hakkıyla bilen Allah'ın takdiridir.
- (39) Aya da eski hurma salkımının eğri dali haline gelinceye kadar konaklar tayin etmişizdir.
- (40) Ne güneşin aya yetişip onunla birleşmesi mümkündür ne de gecenin gündüzü geçmesi. Hepsi de bir yörüngede yüzerler.
- (41-42) Zürriyetlerini dolu gemide taşımamız ve kendileri için onun gibi, bindikleri nice şeyler yaratmamız da onlar için bir ayettir.
- (43) Dilesek, onları suda boğarız da ne kendileri için bir koruyucu bulunur; ne de kendileri kurtulabilirler.
- (44) Ancak bizden bir rahmet ve bir süreye kadar da yaşatma olmak üzere de onları koruruz.
- (45) Onlara, "önünüzdekinden önünüzdekinden ve arkanızdakinden sakının, belki rahmet olunursunuz" denildiği zaman yüz çevirirler.
- (46) Zaten onlara Rablarının ayetlerinden hiçbir ayet gelmemiştir ki, ondan yüz çevirmemiş olsunlar.
- (47) Onlara, "Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden yine Allah yolunda sarfedin" denildiği zaman, o kafirler iman edenlere derler ki: " Allah'ın dilediği takdirde yedireceği kimseye mi yedirelim? Siz ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz.
- (48) "Diyorlar ki: "Eğer sözünüze sadık kimseler iseniz, bu va'd ne zaman?"
- (49) Onlar çekişip dururlarken, kendilerini ansızın yakalayacak olan o tek bir sayhadan başkasını beklemiyorlar.
- (50) O sayha onları kuşatınca ne mallarını vasiyet edebilecekler ve ne de ailerine geri dönebilecekler.
- (51) Sûr'a üflenince, kabirlerinden çıkıp Rabblarına koşacaklardır.
- (52) ve diyeceklerdir ki: " Vay bize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı?" İste bu, Rahmân'ın va'dettiği ve peygamberlerin de dosdoğru söyledikleri yeniden dirilmedir.
- (53) Onların öldükten sonra dirilmeleri anı sadece tek bir sayhadan ibarettir. İşte o zaman, hepsi huzurumuza getirilmiş olurlar.
- (54) O gün, hiçbir kişi, hiçbir şekilde haksızlığa ugramaz ve işlediklerinizden başka bir şey yüzünden cezalandırılmazsınız.
- (55) O gün cennet ehli bir zevk ve eğlence ile meşguldür.
- (56) Onlar ve eşleri, gölgeliklerden, sesli sedirler üzerine yaslanmışlardır.
- (57) Orada onlar için meyveler vardır; onlar için, istedikleri her şey vardır.
- (58) Bir de çok merhametli olan Rab'dan sözlü selam.
- (59) Bugün müminlerden ayrılan ey suçlular!
- (60-61) Ey demoğulları! Size, "şeytana tapmayın; zira o sizin için apaçık bir düşmandır. Bana ibadet edin. En doğru yol budur" diye tavsiye etmemiş miydim?
- (62) O, içinizden pek çok cemaatler sapıtmıştır; hic aklınızı kullanmadınız mı?
- (63) İşte size va'dolunan cehennem bu.
- (64) İnkar etmiş olmanız dolayısıyle bugün oraya girin.
- (65) O gün onların ağızlarına kilit vururuz da bizimle elleri konuşur; ayaklarida yapmış olduklarına şahitlik eder.
- (66) Eğer dileseydik, gözlerini tamamen silerdik de yolda koşturup dururlardı. Nereden görecekler?
- (67) Eğer dileseydik, onları halleri üzere başka bir surete sokardık da ne ileri gidebilir ne de geri dönebilirlerdi.
- (68) Kime uzun ömür vermişsek, onun yaratılışını ters çevirmişizdir. Hiç akıllarını kullanmıyorlar mı?
- (69-70) Biz Muhammed'e şiir öğretmedik; ona yaraşmazdı da. Fakat bu Kitap, hayatta olanları uyarması ve kafirlere verilen azâb sözünün gerçekleşmesi için bir öğüttüler; apaçık Kur'an'dır.
- (71) O müşrikler, ellerimizin yapıpta kendileri için yarattığımız ve onların da sahibi oldukları şu hayvanları hiç görmüyorlar mı?
- (72) Onları kendileri için uysallaştırmışızdır da binekleri onlardandır; bir kısmının da etini yerler.
- (73) Onlar için bu hayvanlarda birçok menfaatler ve içecekler vardır. Böyle olduğu halde, hiç şükretmeyecekler mi?
- (74) Belki yardım olunurlar diye kendilerine Allah'tan başka ilâhlar edinmişlerdir.
- (75) Ne var ki o sahte ilâhlar, onlara yardım etmeye muktedir olamazlar; fakat aksine o müşrikler onları korumak için hazırlanmış askerlerdir.
- (76) Ey Muhammed! Müşriklerin sözleri seni üzmesin. Biz, şüphesiz onların gizledikleri de ilan ettiklerini de biliriz.
- (77) İnsan, kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmüyor mu da şimdi apaçık bir düşman kesiliyor.
- (78) Kendi yaratılışını unutup bize misal veriyor ve diyor ki: "Çürümüş olduğu halde bu kemikleri kim diriltecek?"
- (79) Ey Muhammed! de ki: "Onları ilk defa yoktan var edip yaratan, diriltir. O, bütün yaratmayı hakkıyla bilendir.
- (80) Sizin için yeşil ağaçtan bir ateş yaratan O'dur. Nitekim siz ondan ateş yakıyorsunuz.
- (81) Gökleri ve yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya kaadir olmaz mı? Elbette olur; O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır.
- (82) Bir şeyin olmasını istediği zaman, O'nün işi, ona "ol" demekten ibarettir; o da hemen olur.
- (83) Her şeyin melekutu elinde olan Allah, her türlü noksan sıfattan münezzehtir. Sonunda O'na döndürüleceksiniz.
21.01.2024 15:39:03
Yasin Meali ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz. Sayfayı Düzenle
|